Rahmani Şeytani ve Bilinçaltı Rüyalar
Sevgili Medyum Recep Kaplan Ziyaretcileri Resulullah Efendimiz (S.A.V.) Bir hadisi şeriflerinde “Sizden biri sevdiği bir rüya görürse bilsin ki o Allah’tandır. Bunun için Allah’a hamd etsin ve rüyayı anlatsın. Bunun dışında hoşuna gitmeyen bir şey görürse o da şeytandandır; şerrinden Allah’a sığınsın ve kimseye anlatmasın. O rüya ona zarar vermez.” buyuruyorlar
Hidayet kaynağı Kuran’ı Kerim'in birçok ayetinde, rüyalardan ve rüya ilminden bahsedilmektedir. Aynı şekilde rüyalara büyük bir önem veren Resulullah (S.A.V.) hem kendi rüyalarını sık sık sahabelerine anlatarak ve hem de sahabelerinin rüyalarını dinleyip yorumlayarak bunların günümüze kadar ulaşmalarını sağlamıştır. Bunların dışında rüyalar ile ilgili Resulullah (S.A.V.) 'den birçok hadis-i şerif rivayet edilmiştir.
Doğal olarak, Kuran'da ve Sünnet'te üzerinde bu kadar önemle durulan rüyalara ve rüya ilmine, İslam alimleri de gereken önemi vererek eserlerinde bu konuya geniş yer ayırmışlar, hatta bazı alimler de bu konuda müstakil eserler kaleme almışlardır.
Ama 20. yy'dan itibaren dinlerinden büyük bir kopuşla uzaklaşan ve materyalist düşünce akımlarının saldırılarından inançlarını muhafaza edemeyen Müslümanlar, ne yazık ki birçok imani konuda olduğu gibi rüyalar konusunda da şüphe ve tereddütlere düşmekten kurtulamamışlardır. Müslümanlarda böylesine şüphe ve tereddütlerin ortaya çıkmasının sebeplerinden biri Kuran ve Sünnet'in çağımızın maddeci bakış açılarıyla değerlen dirilmesidir. Bir diğer neden, "rüya" ve "ilham" gibi önemli konuların bazı kendini bilmezler tarafından istismar edilmesidir. Bu istismarlar nedeniyle bazı Müslümanlar, kendi dinlerinde önemli bir yere sahip bu tür konuları gündemlerinden çıkaracak kadar yüzeyselleşmişlerdir.
Oysa zamanın-mekanın ve şartların değişmesi, Müslümanları asli kaynakları olan Kuran ve Sünnet'ten bu derece uzaklaştırmamalıydı. Çünkü çağımızın tüm kirliliklerine, bulanıklığına ve karanlıklarına karşın İslam'ın kaynakları temizliğinden, netliğinden ve aydınlığından hiçbir şey kaybetmemiştir. Müslümanların inancını kuşatıp zayıflatmaya çalışan maddeci anlayışlar bizimle Kuran'ın/Sünnet'in arasına girmemeli, inancımızı bulanıklaştırmamalıdır.
Uyku ve Rüyalar'ın Hayatımızdaki Yeri:
İnsan, ömrünün hemen hemen üçte birini uykuda geçirir. Diğer bir ifadeyle, 60 yıl yaşayan bir insan ömrünün 20 yılını uyuyarak geçirir. Beden için bir tür dinlenme olan bu vakitlerde insanın maddi dünya ile ilişkileri kesilir ve ruh bedenden ayrılır. Bu nedenle uyku bir tür ölüm halidir, yani ruhun bedenden geçici bir süre ayrıldığı ve adeta değişik zamanlarda-mekanlarda seyahat ettiği anlardır. Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: "Allah, öleceklerin ölümleri anında, ölmeyeceklerin de uykuları esnasında ruhlarını alır. Sonra ölümlerine hükmettiği kimselerinkini tutar; diğerlerini bir süreye kadar salıverir. Doğrusu bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır." (Zümer 42)
İnsan genellikle uyku esnasında yapıp ettiklerini, gördüğü rüyaların büyük bir kısmını hatırlamaz. Ancak gördüğü rüyalardan bazılarını hatırlayabilir. Rüya; insan ruhunun dünyâ işleriyle olan meşgûliyetinin kısmen kesildiği, uyku, bayılma ve istiğrak (mânevî coşkunlukla kendinden geçme) gibi hallerde gördüğü şeylerdir. Rüya esnasında ruh, bedenden ayrılarak zaman ve mekan sınırlarını aşar. Değişik zamanları ve mekanları gezen ruh, henüz gerçekleşmemiş olan gaybi bazı olaylara da belli-belirsiz bir şekilde şahit olur. İşte ruhun şahit olduğu bu olayları insan, uyanınca rüya olarak hatırlar.
Avf İbnu Malik (ra) anlatıyor: "Resulullah (S.A.V.) buyurdular ki: Rüya üç kısımdır: Bir kısmı; ademoğlunu üzmek için şeytandan olan korkulardır; bir kısmı, kişinin uyanıkken kafasını meşgul ettiği şeylerdendir; bunları uykusunda görür; bir kısım rüyalar da var ki, onlar peygamberliğin kırkaltı cüzünden birini teşkil eder." (Kütübü Sitte 7130)
Bu rüya çeşitleriyle ilgili açıklamaları biraz daha açmakta fayda görüyoruz:
1) Şeytanın insanı korkutmak, üzmek veya onunla oynamak için hayâline getirdiği şeyler, gösterdiği rüyâlar. Bu çeşit rüyâlar kötü ve karışık olup, guslü icap ettiren ihtilâm hâli, şeytanın insanla oynaması ve aldatması neticesinde meydana gelir. Bu rüyalara itibar edilmez.
Bu türden rüyalar görüldüğünde Resûlullah (S.A.V.) mü'minlere şu şekilde hareket etmelerini tavsiye etmiştir: "Rüya Allah'tandır. Hulm (sıkıntılı rüya) şeytandandır. Öyle ise, sizden biri, hoşuna gitmeyen kötü bir rüya görecek olursa sol tarafına tükürsün ve ondan Allah'a sığınsın. (Böyle yaparsa şeytan) kendisine asla zarar edemeyecektir." (Buharî, Müslim, Muvatta,Tirmizî, Ebu Dâvud)
2) İnsanın günlük işlerinin bilhassa arzu edip de kavuşamadığı bâzı isteklerinin uykuda ortaya çıkması ile gördüğü rüyâlar. Psikoloji ilminde konu edilen rüyâlar bu çeşittir. Bunlar karışık rüyalar olup yorumu da anlamı da yoktur.
3) Allahü Teâlâ'nın, ihsân olarak, sevdiği kullarına gâibden (gizli olan şeylerden) gösterdiği mânevî zevk veren rüyâlar. Bu çeşit rüyâlara rüyâ-ı sâliha (iyi rüyâ) veya rüyâ-i sâdıka (doğru rüyâ) denir. Peygamberlerin ve onlara uyan salih mü'minlerin gördükleri rüyalar bu tür rüyalardır.
Rahmani Rüyalar
Bizim bu yazıda üzerinde durmak istediğimiz salih rüyalardır. Salih rüyalar akıl ve basiret sahibi insanlar için bir kılavuzdur. Kişiye yol gösteren, onu uyaran birer vasıtadır. O mutlaka yüce Allah tarafından kullarına gösterilerek gönderilen birer işaret olarak telakki edilmelidir.
Resulullah (S.A.V.) buyurdular ki: "Muminin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür. Bu rüya, anlatılmadığı müddetce bir kuşun ayağında (takılı vaziyette) durur. Anlatılacak olursa hemen düşer." (Kütübü Site,937) Aktarılan bu rivayetlerden şunu göreceğiz ki Peygamber (S.A.V.) rüyalara gayet önem verirdi ve önem verilmesini de isterdi. Öyle ki rüyaların nübüvvetten bir parça olduğunu bile buyurmuştur. (Nitekim, "elli cüzden", "yetmiş cüzden", "kırk cüzden" diye gelen rivayetler de vardır) Peygamberlik süresinin yirmi üç yıl devam etmiş bulunmasına göre, vahyin rüya-ı sâdıka olarak gönderildiği altı ay, peygamberlik süresinin kırk altı cüz'ünden bir parça olur. Bilindiği gibi peygamber (S.A.V.) 'e gelen vahyin ilk gelişi sadık rüyalar şeklindeydi.
Resulullah (S.A.V.) 'in vefatından sonra vahiy kapısı kapanmıştır. Ama Rabbimiz'in mü'min kullarını uyarması, onlara yol göstermesi gibi ihsanları salih rüyalar vasıtasıyla kıyamete kadar devam edecektir. Resulullah (S.A.V.)şöyle buyurmuştur: "Benden sonra, nübüvvetten sadece mübeşşirat (müjdeciler) kalacaktır!" Yanındakiler sordu: " Mübeşşirat da nedir`?" " Salih rüyadır" diye cevap verdi." (Kütübü Site,940)
Başka bir hadis-i şerifte Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Zaman yaklaşınca, mu'minin rüyası, neredeyse yalan söylemeyecek. Esasen mu'minin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür." ( Kütübü Site,934)
Şeytani Rüyalar
Şeytan tarafından uykumuzu kabusa çeviren rüyalardır. Bu rüyalarda amaç insanın huzurunun bozulması, kötülüğe sevk edilmesidir. Şeytani rüya gören kişi kendini iyi hissetmez, ruhu daralır; karanlıklar, hoş olmayan görüntüler aynı zamanda rüyasında ahlaki açıdan iyi olmayan şehvani durumlar da görebilir. Uyandığınız zaman bu rüyanın etkisinden kolay kolay kurtulmayacaksınızdır. Bunun için kötü rüyalar gördüğünüz zaman bu rüyanın sizi tesiri altına almasına izin vermeyiniz, dua ederek Allah'a sığınınız. Şeytani rüya kimler görür diye bir ayrım yapmak doğru değildir. İslami donanımdan noksan birinin gördüğü gibi; ibadetlerle iç içe olan kişiler tarafında da görülebilir. Hatta böyle bir tabir vardır. Şeytan ibadet yapan kişilerle daha çok uğraşır çünkü onları salih yoldan döndürmek için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışır. Herkesin görebileceği şeytani rüyaları görmemek için yatmadan önce mutlaka elinizi açarak dua ediniz. Şeytani rüyalar şeytan tarafından bizleri korkutan, kötü hisler veren rüyalardır. Şeytanın bizleri tesiri altına almasını engellemenin tek yolu duadır. Sizler için Peygamber Efendimizin (S.A.V.) yatmadan önce okuduğu duaları derledik. Bu duaları yatmadan önce okuduğunuz zaman bütün kötülüklerden korunmuş, huzur içinde bir uyku çekeceksiniz.
Rüyada Allah-u Teala'nın, Resulullah (S.A.V.) 'ın ve Meleklerin Görülmesi:
Mü'minin göreceği sâdık rüyaların başında; Allah-u Teala'yı görmesi gelir. İmam-ı Gazali bu konuda şöyle der: Allah-u Teala'nın güzel bir surette rüyada görülmesi caizdir. Görülen bir şeyi Allah-u Teala, görenin istidadına göre bir misal olarak halk eder. Görülen o şey, gerçekten zat-ı ilahi değildir. Çünkü O bu şekilde görülmekten münezzehtir. Müslim'in şerhinde denir ki: Allah-u Teala beşeri ve nurani şekilde rüyada görülebilir.(Ş.Abdülkadir Geylani: Ötelerden Haber,s:170-171). Aynı konuda İbn-i Teymiye ise şöyle der: Mümin, rüyada Rabbini imanı ve yakini nispetinde çeşitli suretlerde görebilir.(Ehl-i Sünnet İtikadı, s:135)
Resulullah (s.a.v)'ın, diğer peygamberlerin ve meleklerin görüldüğü rüyalar da salih (sadık) tir. Şeytan bunların hiçbirinin suretine giremez. Buhari'nin bir rivayetinde Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurur: "Beni rüyada gören, gerçekten beni görmüştür, çünkü şeytan benim suretime giremez." (Kütübü Site, 936)
1- Resulullah Efendimiz (S.A.V.) 'in Rüyaları:
Peygamber (S.A.V.) 'in görmüş olduğu rüyalardan biri, İsra gecesinde gördüğü lanetlenmiş ağaç olan zakkumla ilgili olup, bu rüya o dönem insanları için bir fitne ve deneme, sınama aracı olmuştur: "Hani biz sana: "Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı, insanları denemek için yaptık, Kuran'da lanetlenmiş ağacı da. Biz onları korkutuyoruz. Fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey arttırmıyor." (İsra, 60)
Bilindiği gibi Mekke'nin fethine götüren süreçteki gelişmelere yön veren olay, Peygamber (S.A.V.) 'in bizzat gördüğü ve bir yıl sonra da gerçekleşen bir rüyadır: "Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse mutlaka siz Mescid-i Haram'a güven içinde saçlarınızı tıraş etmiş (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah sizin bilmediğinizi bildi böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı." (Fetih, 27) Bu ayette yer alan birinci müjde, yani Resulullah'ın gördüğü rüyanın doğrulanması ve müslümanların Mescid-i Haram'a güven içinde girecekleri, hiç korkmadan Hac veya Umre ibadetini yaptıktan sonra, saçlarını kısaltıp başlarını tıraş edecekleri bir yıl sonra gerçekleşmiştir. Sonra, Hudeybiye barışından iki yıl sonra da daha büyük ve daha net olarak ortaya çıkmıştır bu müjde. Çünkü iki yıl sonra müslümanlar Mekke'yi fethetmişler ve yüce Allah'ın dini Mekke'ye hakim olmuştur.
2- Hz. İbrahim (a.s.)'in Rüyası:
Hz. İbrahim bir gün, Allah'tan bir oğul istemiş, eğer kendisine bir erkek çocuk verirse onu kurban edeceğine dair adakta bulunmuştu. Allah(cc), bu isteğini kabul ederek kısa süre sonra O'na Hz. İsmail'i vermişti. Aradan bir hayli zaman geçtikten sonra, Allah(cc) İbrahim-a.s.-'e adağını hatırlatmak üzere rüyada oğlunu keserek kurban ettiğini gösterir. Hz. İbrahim hemen rüyasında gördüğü gibi oğlu İsmail'i kurban etme yoluna yöneldi. Kuran’ıKerim'de bu husus şöyle ifade edilir: "O : "Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver", dedi. İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik. Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Biz ona: " Ey İbrahim!" diye seslendik. Rüyayı gerçekleştirdin.Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır." (Saffat,100-106)
3- Hz. Yusuf (a.s.)'un rüyası:
"Bir zamanlar Yusuf, babasına (Yakub'a) demişti ki: Babacığım! Ben (rüyamda) on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederlerken gördüm. (Babası Yavrucuğum! dedi, rüyanı sakın kardeşlerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır. İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrahim ve İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir." (Yusuf,4-6)
Tarihi kaynaklara göre Hz.Yusuf, rüyayı gördüğünde ve kuyuya atıldığında onyedi yaşındaydı. Hz. Yusuf (a.s) Mısır'a getirildiğinde 17-18 yaşlarındaydı. Aziz'in yanında iki-üç yıl kalıp, zindana gönderildiği zaman muhtemelen yirmi yaşlarındaydı. Zindandaysa sekiz-dokuz yıl kaldı; Mısır'a yönetici olduğunda otuz yaşındaydı. Evet, onca yılların ve nice günlerin ardından, karamsarlıkların ve düş kırıklıklarının ardından, acıların ve sıkıntıların ardından, sınavlara ve belalara maruz bırakılmanın ardından, dayanılmaz özlemlerin, bitmeyen üzüntülerin ve sızım sızım sızlatan dertlerin ardından Hz. Yusuf'un görmüş olduğu rüya bu şekilde gerçekleşmiş oluyordu.
"Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: 'Ey Babam bu daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra (O) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendir. Gerçekten bilen hüküm ve hikmet sahibi O'dur.' " (Yusuf, 100)
4-Müslüman Olmayanların Rüyaları:
- "Hükümdar 'ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru. Ey önde gelen (kahin-bilginler,) eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin' dedi." (Yusuf, 43)
- "Onunla (Yusuf'la) birlikte iki genç de zindana girmişti. Biri:"Ben (rüyamda) kendimi şarap sıkıyorken gördüm." dedi. Öbürü: "Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş da ondan yemekteydi" dedi. "Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz."(Yusuf, 36) "Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılacak, kuş onun başından yiyecek. İşte hakkında fetva istemekte olduğunuz iş (artık) olup bitmiştir."(Yusuf, 41)
Yine rüyada gördüğü bir işaret üzerine o yıl İsrailoğullarının yeni doğan tüm erkek çocuklarını kıyımdan geçiren Firavun 2. Ramses'in, tıpkı rüyadaki gibi celladı olan Musa (a.s)'ı öldüremeyerek feci sonunu hazırlaması, bu türden rüyaları mü'min olmayanların da görebileceğine bir işarettir.
Rüya İlmi: Görülen her salih rüya, açık ve net anlaşılmayabilir. Rüyayı gören kişi, rüyasında verilmek istenen mesajları bazen hiç anlamaz veya çok az şey anlar. Hatta bazı rüyalar kişiye çok karışık gelir. İşte bu tür rüyaların yoruma veya tabire ihtiyaçları vardır. Rüya yorumunu/tabirini herkes yapamaz, ancak Allah (cc)'ın kendisine rüya ilmini bahşettiği zatlar bunu yapabilir. Kuran'da , Yusuf suresinin 6. ayetinde geçen "…Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek…" cümlesi böyle bir ilmin varlığını ve Allah-u Teala'nın Hz.Yusuf'a rüya ilmini/yorumunu bahşettiğini göstermektedir. Yukarıda geçen Mısır hükümdarının rüyasına Hz.Yusuf 'un yaptığı yorum Yusuf suresinin 47-49'uncu ayetlerinde geçmektedir.
Hz.Yusuf zindan arkadaşlarının ayrı ayrı gördükleri rüyaları ise şöyle yorumlamıştır: "Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılacak, kuş onun başından yiyecek. İşte hakkında fetva istemekte olduğunuz iş (artık) olup bitmiştir."(Yusuf, 41)
Resulullah (sav), görülen rüyaların "bilen"lere yorumlatılması gerektiğini belirmiştir: Hz. Enes (ra) anlatıyor: "Resulullah (S.A.V.)buyurdular ki: "Rüyada gördüğünüz şeylerin isimlerini, o rüyayı yormada esas alın. Keza gördüklerinizin künyelerini veya kinaye mânalarını da dikkate alın. Rüya, ilk yorumcuya göre (vuküa gelir, öyleyse rastgele kimselere) anlatmayın." (Kütübü Sitte , 7133 )
Resulullah (S.A.V.) 'ın, gerek kendi rüyalarına ve gerekse sahabelerinin rüyalarına yaptığı yorumlar da oldukça fazladır. Ama konunun anlaşılması için bu kadar örnek yeterli olduğundan dolayı uzatmaya gerek görmüyorum. 21. yy'da yaşayan biz Müslümanlara Rabbimizin müjde dolu nice salih rüyalar nasip etmesini dileğiyle.
Rüya Tabirleri
- Rüya ile Amel edilir mi?
- Hz. İbrahim’in Rüyası ve Yorumu
- Hz. Yusuf (a.s) Gördüğü ve Yorumladığı Rüyalar
- Rahmani Şeytani Rüyalar
- Evliya Çelebi'nin Rüyası
- Ayet ve Hadislerde Rüyalar
- Hz. Muhammed (S.A.V) Gördüğü Rüya ve Yorumları
- Rüya Nedir?
- Rüyalarla Gelen Buluşlar
- Rüyanın Bilimsel tarifi
- Rüyalarda İnsan Faktörü
- İslam Dini ve Rüyalar
- Padişahların Rüyaları
- A Harfi ile Başlayan Rüyalar
- B Harfi ile Başlayan Rüyalar
- C ve Ç Harfi ile Başlayan Rüyalar
- D Harfi ile Başlayan Rüyalar
- E Harfi ile Başlayan Rüyalar
- F Harfi ile Başlayan Rüyalar
- G Harfi ile Başlayan Rüyalar
- H Harfi ile Başlayan Rüyalar
- I ve İ Harfi ile Başlayan Rüyalar
- J Harfi ile Başlayan Rüyalar
- K Harfi ile Başlayan Rüyalar
- L Harfi ile Başlayan Rüyalar
- M Harfi ile Başlayan Rüyalar
- N Harfi ile Başlayan Rüyalar
- O ve Ö Harfi ile Başlayan Rüyalar
- P Harfi ile Başlayan Rüyalar
- R Harfi ile Başlayan Rüyalar
- S ve Ş Harfi ile Başlayan Rüyalar
- T Harfi ile Başlayan Rüyalar
- U ve Ü Harfi ile Başlayan Rüyalar
- V Harfi ile Başlayan Rüyalar
- Y Harfi ile Başlayan Rüyalar
- Z Harfi ile Başlayan Rüyalar
Seçme Hadisler ve Sözler
İnsan, büyük bir şeydir ve içinde her şey yazılıdır. Fakat karanlıklar ve perdeler bırakmaz ki insan içindeki o ilmi okuyabilsin. Bu perdeler ve karanlıklar; bu dünyadaki türlü türlü meşguliyetler, insanın dünya işlerinde aldığı çeşitli tedbirler ve gönlün sonsuz arzularıdır. Mevlana
Her Anımız Bir Dua
"Ey Hay ve Kayyum olan! Sadece Senden yardım isterim; Hayatımı düzelt, gözümü açıp kapayıncaya kadar bile beni nefsimle baş başa bırakma." Hz. Muhammed (S.A.V.)