
CORONA VİRÜSE KARŞI DOĞAL BİTKİLERLE KORUNMA
KORONOVİRÜS COVID-19 NEDİR?
Aralık 2019 tarihinden itibaren Çin’ in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve ilerleyen tarihlerde dünyaya yayılıp ülkemizde de görülen Corona virüsü, solunum yolu enfeksiyonuna karakterize bir virüstür.
KORONOVİRÜSTEN KORUNMA YOLLARI NELERDİR?
Virüs, hasta olan kişinin hapşırık ve öksürükle havaya saçtığı damlacıkların solunmasıyla ve damlacıkların yere düşerken bulaştığı yüzeylere temasla insanlara yayılmaktadır. Bundan dolayı insanlarla aradaki mesafe korunmalı ve araya en az 1 metre mesafe konulmalıdır. Asansör düğmelerine, kapı kuplarına, merdiven tutacaklarına ve herhangi bir yüzeye temas halinde eller yüze, göze ve ağza değdirilmemelidir.
Eller, su ve sabunla en az 20 saniye yıkanmalıdır. Bulunduğunuz yerde su ve sabun yoksa alkol içerikli el antiseptiği kullanarak eller dezenfekte edilmelidir.
2-14 gün arasında virüsün belirtileri ortaya çıkmaktadır.
Belirtiler arasında ateş, öksürük, solunum sıkıntısı, ağır vakalarda zatüre, ağır solunum ve böbrek yetmezliği vardır.
Bulaşıyı arttırmamak, kendinizi ve diğer tüm insanları koruyabilmek için tokalaşma ve sarılmadan kaçınılmalıdır. Önlemler alınıp hijyen kurallarına uyulmalıdır. Acil ve zaruri ihtiyaçlar olmadıkça evden çıkılmamalıdır.
Gribal enfeksiyona yakalanıldığı düşünüldüğünde panikleyip hemen hastaneye gidilmemelidir.
KORONOVİRÜS'E KARŞI GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK VE BESLENME NASIL OLMALI?
Yeterli ve dengeli beslenip su tüketimine özen göstermek bağışıklığı güçlendirmede en temel önlemlerdendir.
Günde 2.5-3 litre su tüketimi, vücuttaki toksin maddeleri atmakta ve metabolizmanın sağlıklı çalışmasında önemli bir role sahiptir.
Haftada en az 2 gün balık ve baklagil tüketimine özen gösterilmelidir.
Kahvaltılarda yumurta, mevsim sebze ve yeşillikleri eksik edilmemelidir.
Yemeklerde soğan ve sarımsak bulundurmaya özen gösterilmelidir.
Bağışıklığı güçlü tutmak için vitamin/mineral yönünden zengin olan meyve ve sebzeler her gün muhakkak tüketilmelidir.
Meyvelerden özellikle greyfurt, portakal, yaban mersini, ananas ve limon tüketimi.
Sebzelerden de dolmalık biber, Brüksel lahanası, brokoli, kereviz, maydanoz, karnabahar, ıspanak, domates, kapya biber, turp, pancar tüketimi önemlidir.
Kaliteli protein kaynağı olan kırmızı ve beyaz et sofralardan eksik edilmemelidir. Vejetaryen iseniz et yerine geçebilecek baklagiller ve mantar beslenmede bulundurulmalıdır.
Yemeklerden baharatlar eksik edilmemelidir. Zerdeçalla, karabiberle, kekikle, kimyonla yemekler daha da lezzetlendirip bağışıklığınız desteklenmelidir. Kavanozlara koyulan baharatları havalandırmak da ihmal edilmemelidir. Havasız ve nemli kalan baharatlar sonrasında toksik etki yaratabilmektedir.
Kavrulmamış kuruyemişlerden; badem, yer fıstığı, ay çekirdeği ve fındık günde 1 avuç kadar tüketebilmektedir.
Yemeklerde ve salatada zeytinyağı gibi bitkisel yağlar kullanılmalıdır.
Probiyotik desteği almak da oldukça önemlidir. Probiyotikler enfeksiyonların önlenmesinde ve vücudun zararlı bakterilerden korunmasına yardımcı olan dost bakterilerdir. Bağışıklığı güçlendirmektedir. Doğal probiyotik içeren besinlerden; yoğurt, kefir ve turşular sofralarda bulundurulmalıdır.
Eczaneden probiyotik takviyesi de alınabilir.
Beslenmeye ek olarak uyku düzeni de bağışıklığı etkileyen temel etkenlerdendir. Günde 6 saatten az ve 9 saatten fazla uyunmamalıdır.
Bağışıklık sistemini düşürecek çok düşük kalorili diyetler uygulanmamalıdır.
Beslenmeye ve genel hijyene ek olarak sebze/meyvelerin temizliği ve etlerin pişme oranı da oldukça önemlidir. Sebze ve meyveler iyice yıkanmalı (sirkeli suda da yıkayabilirsiniz), etler az pişmiş veya çiğ tüketilmemelidir.
Sevgili Medyum Recep Kaplan ziyaretcilerimiz Yukarıda anlatılanlar Hekimlerimiz ve bilim insanlarının açıklamalarına ilaveten bende doğal yöntemlerle Korona virüsten nasıl korunuruz kısaca onu anlatmaya gayret edeceğim. Cenab-i Allah hiçbir derdi dermansız hiçbir hastgalığı şifasız yaratmamıştır. Yine Cenab-i Allah bazılarının Ot dediği hiçbir bitkiyi bile sebepsiz yaratmamıştır. Buyrun bu bitkilerden birkaçını yakından tanıyalım ve inşaallah bunlar bize şifa olsunlar.
SARIMSAK
Yüzyıllardır soğuk algınlığı için tüketimi tavsiye edilen sarımsak, güçlü bir antioksidandır. Hem ilaç hem de kozmetik sanayisinde tercih edilen sarımsak hakkında merak edilenleri sizler için araştırdık. Çiğ ya da pişmiş olarak tüketilebilir. Ancak uzmanlar en etkili yolunun çiğ olarak tüketildiğinin altını çizdi. C vitamini bakımından doğada zengin olan besinlerden ilk üçüdür. Peki Sarımsağın faydaları nelerdir?
Sarımsak yüzyıllar öncesinde keşfedilmiş en sağlıklı besindir. Asya kıtasında yetiştirilen öncelerde tıbbı tedavilerde kullanılan sarımsak diğer kıtalara yayıldıkça kullanım alanı da genişlemiştir. Ülkemizde Kastamonu'da yetiştirilen sarımsağın birçok hastalığa faydası var. Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan raporda her insanın günlük tüketmesi gerek besin listesinin ilk sırasında alan sarımsağı çoğu insan kokusundan dolayı tüketmez. İçeriğinde selenyum, germanyum, kükürt, aminosit gibi minerallerin yanı sıra A, B1 ve C vitaminleri bulunmaktadır. Çok güçlü antioksidan özelliği olan sarımsak vücudun adeta yenilenmesini desteklerken hastalık ve kansere karşı vücudu koruyan etkili bir besindir. Bölünmeden çiğ bir şekilde yutulduğunda koku yapmaz. Ancak sarımsak içeriğinde asit barındırdığı için tüketmeden bir dahiliye doktorunda görünmekte fayda var. Çiğ ve pişmişinin yanı sıra toz halinde de tüketilir. Taze sarımsağı kurutup havanda dövdükten sonra elde edilir. Toz haline getirildiğinde içerisindeki yağı çıkan sarımsağın faydası iki kat artar. Ancak marketlerde hazır yapılan sarımsaklar ile evde yağılan sarımsakların faydası aynı değil. Bu yüzden alternatif tıp uzmanları evde yapılan sarımsak tozunu öneriyor.
SARIMSAĞIN FAYDALARI NELERDİR?
- Güçlü bir antiseptik özelliğe sahip olan sarımsak, vücut içindeki bütün toksinleri temizler. Bu yüzden uzmanlar özellikle bu zamanlarda artan virüslere karşı en etkili besinlerden biri olduğunu söyler. Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücuda girmiş ya da vücutta olan virüsleri etkisiz hale getirir. Yapılan araştırmalarda düzenli sarımsak tüketildiğinde kanser oluşumunu bile engellediği tespit edilmiştir. C ve E vitamini bakımından da zengin olan sarımsağın metalle kesilmesi uygun değildir.
- Kan şekerini dengelemekte adinopketin hormonunun düzenler. Bu sayede tip 2 diyabet hastalığını önler. Diyabet hastalarındaki glukoz seviyesini korur. Ayrıca kan seviyesini düzenleyerek damarlardaki akışını sağlar. Damarların duvarını güçlendirerek daralma ya da incelmesini engeller. Bu özellikleri sayesinde kalp ve damar hastalıklarının önüne geçer.
- Yüksek enerjiye sahip olduğundan kronik yorgunluğa da fayda sağlar. Özellikle günümüzde artan hava kirliliği, sağlıksız beslenme ve yoğun iş temposu nedeniyle yaşanan yorgunluk aynı zamanda aşırı kilo alma gibi sağlık sorunlarına da yol açar. Ancak yemeklere eklenen sarımsak, bu sağlık sorunlarını engeller. Fakat uzmanlar aç karna sarımsağın tüketilmesini uygun görmez. Mide asidini olumsuz etkileyebilir. Bu da faydalı olan sarımsağın sağlık sorunlarına yol açmasına zemin hazırlar.
- E vitamini saç ve cilt için gereklidir. Sarımsak bu vitamin bakımından oldukça zengindir. Özellikle mevsim geçişlerinde artan saç dökülmeleri ve cilt yıpranmalarına fayda sağlar. Haftada iki defa dövülmüş sarımsağı zeytinyağıyla karıştırıp saç diplerine sürün. Bu karışım saç köklerini güçlendirir.
SARIMSAK TOZUNUN NE İŞE YARAR?
- HDL kolesterol yükselince damar yolları tıkanır bu da kalp hastalıklarına zemin hazırlar. Sarımsak tozu bu seviyenin dengelenmesini sağlayarak hastalıkların artmasını engeller.
- Kan akışı çeşitli sebeplerden ötürü hızlanır. Bu da yüksek tansiyon, inme ve felce neden olur. Ancak sarımsak içerdiği anti-mikrobiyal sayesinde kan basıncını düzenleyerek bu gibi sağlık sorunlarının yaşanmasının önüne geçer.
- Halk arasında yapılan bir uygulamada sarımsak ikiye bölünüp ev ya da mutfak gibi alanlara konulduğunda ortamdaki mikropların öldüğüne ve havanın temizlendiğine inanılır.
- Çok güçlü bir iltihap söktürücü olan sarımsak, vücutta besin atıklarından ve mevsimsel virüslerden kaynaklı artan iltihabı atar. Bu işlemi yaparken idrar yollarını da temizler.
- Sülfür maddesi içeren sarımsak, bağışıklık sisteminin direncini artırır. Vücudunda yeteri miktarda vitamin ve mineral bulunmayan kişilerde bağışıklık sistemi çabuk çöker ve hastalıklara davetiye çıkarır. Bu yüzden uzmanlar sağlıklı bir kişinin bile antibiyotikten bile etkili olan sarımsak tozunu gün içerisinde tüketilmesini tavsiye eder.
- Serbest radikaller metabolizmayı kötü etkiler. Yavaşlayan metabolizma vücuttaki enzimleri gerçekleştiremediğinden yağlanmaya sebep olur. Ancak sarımsak tozu bu sağlık sorununun oluşmasını engelleyecek güçlü bir doğal ilaçtır.
- İnsülin direncinde ortaya çıkan dengesizlik şeker ve gizli şeker adında ciddi hastalıklara davetiye çıkarır. Sarımsak tozu buna da iyi gelir
BİR TANE ÇİĞ SARIMSAK YUTARSANIZ NE OLUR?
- Çiğ halde tüketildiğinde enfeksiyonlu hücrelerle daha etkili baş eder. Özellikle sindirimdeki serbest radikalli hücreleri temizlemede etkili olan sarımsak, mide ve bağırsak hastalıklarının yaşanma riskini azaltır.
- Bazı besinler damar içerisinde yağ birikimine neden olur bu da zamanla damarların tıkanmasına sebebiyet verir ve kalp hastalıkları riskini artırır. Ancak sarımsak içerdiği trombositler sayesinde birikin bu yağların temizleyerek kalp damar sağlığını korur.
- Kan hücrelerini dengeleyen sarımsak şeker, tansiyon ve kolesterol seviyesini dengeler. Yapılan araştırmalarda sarımsak çiğ halde tüketildiğinde vücuda karışma oranı daha hızlıdır. Bu yüzden veriği faydaları kısa zamanda gösterir.
- Solunum yollarında sıklıkla yaşanan hastalıkları önlemenin en etkili yolu da sarımsaktır. Sarımsak bağışıklık sistemini güçlendirerek stres, yorgunluk, grip ve üst solunum yolu hastalıkları önler.
- Bir kaşık bal ile beraber tüketilen çiğ sarımsak mide asidini dengeler. Ayrıca ağız kokusunu önler. Bu bilgi çok az kişi tarafından bilinir. Ağız kokusuna genellikle yemek borusu, tükürük ve mide de biriken enfeksiyonlar neden olur. Bal sarımsağın kokusunun bastırarak yemek borusu, tükürük ve mide de biriken enfeksiyonlu hücrelerin sayısını azaltır.
- Vücudun genelindeki hücrelerin DNA yapısını koruyarak tümör oluşumu önler. Böylece kanser olma ihtimalini aza indirir. Bu özelli özellikle meme kanseri, akciğer ve bağırsak kanserlerinde etkilidir. Uzmanlar aile öyküsünde kanser olan kişilerin bol bol sarımsak tüketmesini öneriyor.
SARIMSAĞIN YAN ETKİLERİ NELERDİR?
Faydalı bir besin olmasının yanı sıra dikkatli tüketilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Cilt yüzeyindeki bakteri ve virüsleri öldürür. Ancak aşırı uygulandığında cildin doğal yapısını bozar. pH değerini düşürür. Aynı zamanda aşırı bir şekilde çiğ tüketildiğinde mide ve bağırsaklardaki asit ve mukus oranını artırabilir. Mide yanması kusma ya da ishale yol açabilir. Uzmanlar ayrıca düzenli ilaç kullanan kronik hastalarının sarımsak tüketiminin sakıncalı olduğunu belirtti.
SİRKE
Sirke, hemen hemen herkesin evlerinde bulunmakla beraber; genellikle salata, sos ve turşu gibi besinlere farklı bir lezzet katmak için kullanılmaktadır. Oysaki, çok eski tarihlerden bu yana sirkeden, ilaç ve sağlık yapımında da yararlanılmaktadır. Özellikle sirkeli suyun faydaları saymakla bitmeyeceği gibi, yararları da insan sağlığı açısından oldukça fazladır. Sizler için hazırladığımız haberimizde sirkeli suyun faydaları ile yararlarına yer verirken; fazla tüketimi neticesinde doğabilecek zararlarına da değindik.
Türk insanının mutfaktaki önemli yardımcı araçlarından olan sirke, salata ve turşu yapımında oldukça tercih edilmektedir. Yemeklerde kullanımının yanında, içerdikleri ile insan sağlığı açısından da önem arz eden bu sulu çözelti, çok eski tarihlerden bu yana ilaç yapımında da önemli bir görev üstlenmiştir. Sirkeli suyun faydaları bilimsel açıdan tam olarak kanıtlanmasa da, halk arasında saymakla bitmeyen faydaları bulunmaktadır. Gerek grip, gerek cildi güzelleştirmek gibi çeşitli amaçlarla yararlanılan sirke su, içeriğinde A, B1, B2, B6, C ve E vitaminlerinin yanı sıra pektin, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve fosfor gibi mineralleri barındırmaktadır.
SİRKELİ SUYUN FAYDALARI NELERDİR?
Bu denli zengin bir içeriğe sahip olan sirkeli su, belirli aralıklarla tüketimine bağlı olarak insan sağlığı üzerinde de oldukça faydalıdır. Peki, sirkeli suyun faydaları nelerdir? İşte, birbirinden önemli faydaları…
Kilo vermeye yardımcı olur. Aşırı kilo problemine sahip olan vatandaşlar, sirkeli su tüketimine paralel olarak daha hızlı bir süreçte kilo verir.
Grip ve soğuk algınlığına karşı direnç sağlar. Özellikle sonbahar ve kış aylarında sıklıkla görülen grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi problemler karşısında sirkeli su tüketimi insan vücudu için koruma kalkanı oluşturacaktır.
Tümörlü hücre oluşumunu engellerler. İçerisinde barındırdığı asit, olası tümörlü hücre oluşumunu engellerler ve DNA'nın yapısını korur.
Bağışıklığı güçlendirir. Zengin vitamin ve mineral kaynağı olan sirkeli su, bağışıklığın güçlü tutulmasında fayda sağlar.
Enerji kaynağıdır. Gündelik hayat içerisindeki yorgunluğun önüne geçer ve vücudun zinde tutulmasına kaynaklık eder.
Cildi diri tutar ve güzelleştirir. Cildin diri ve güzel tutulmasında önemli olan vitamin ve mineralleri barındırdığı için sirke tüketimi oldukça önemlidir.
Sindirim sistemine iyi gelir.
Ağız sağlığı üzerinde etkilidir.
Saçlara parlaklık verir.
Kalp dostudur.
SİRKELİ SU NASIL TÜKETİLMELİDİR?
Sirkeli suyun tüketimi de dikkatli yapılmalıdır. Gerek elma gerekse üzüm sirkesi yemek kaşığına koyularak içilebilir. Eğer, tadı çok ekşi geliyorsa, suyun içerisinde bir yemek kaşığı sirke katıp karıştırabilir ve bu şekilde tüketebilirsiniz. Bunu günde bir kez, yemeği üzerinden 5-6 saat geçtikten sonra yapmaya dikkat etmelisiniz.
Sirkeyi sade olarak tüketmemeye mümkün olduğu kadar dikkat edin.
SİRKELİ SUYUN ZARARLARI NELERDİR?
Doğal bir sulu çözelti olan sirkeli suyun önemli zararları bulunmamaktadır; ancak aşırı tüketimi sonrasında çeşitli rahatsızlıklar baş gösterebilir. Bu yüzden, düzenli ilaç kullanan vatandaşların doktor tavsiyesi alarak sirkeli su tüketmesi gerekmektedir.
Antibiyotiklerin bakteriyel enfeksiyonları önlemek ve tedavi etmek için kullanıldığını bilmeyenimiz yoktur. Antibiyotikler doğru şekilde kullanıldıklarında kulak enfeksiyonları, mide problemleri ve hatta birtakım deri rahatsızlıklarına sebep olan bakterilerin gelişimini yavaşlatır ve tamamen yok eder.
Antibiyotikler farklı türlerdeki bakteriler ve bazı parazitler üzerinde etkili olduğundan, kendi içinde de çeşitlidir. Doktorunuz önce enfeksiyona neden olan bakteri ya da paraziti belirleyerek buna uygun antibiyotiği reçete eder. Bu nedenle muayene olmadan kendi başınıza eczaneden alıp kullandığınız antibiyotiklerin sağlığınızı kötü yönde etkilediğini belirtelim. Örneğin; antibiyotikler soğuk algınlığı, grip, öksürük ve farenjit gibi virüslerin ya da mantarların neden olduğu hastalıklar üzerinde etkili değildir. Bu nedenle doktora danışmadan kullandığınız antibiyotikler hastalığınızı iyileştirmek bir yana, vücudunuzda hali hazırda bulunan savunma mekanizması bakterilerini de öldürür.
Bununla birlikte ishal, mide ağrısı ve mide bulantısı şikayetlerine neden olabilir. Bu sebeple bilinçsiz ilaç kullanımına dur dememiz gerekiyor. Tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat, hastaların ‘Önce zarar verme!’ ilkesiyle tedavi edilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Hipokrat’ın; ‘Yediğiniz ilaç, ilacınız yemek olsun’ sözü, sentetik antibiyotiklerin kullanımı konusunda çok doğru bir noktaya değiniyor.
Doğanın sunduğu birçok doğal antibiyotik varken, ilaçlarla vücudu yormak neden? İlaç içmeyi sevmiyor fakat antibiyotik kullanmayı bir zorunluluk olarak görüyorsanız fikrinizi değiştirmeye hazır olun. İşte enfeksiyonlara karşı vücudunuzu dirençli kılacak, temel besin değeri yüksek doğal antibiyotik besinler:
BAL
Bal Eski Romalıların yaraları tedavi etmek ve enfeksiyonları önlemek için kullandıkları bal, halen bilinen en iyi doğal antibiyotiklerden biridir. Antimikrobiyal, antienflamatuar ve antiseptik etki gösteren balda bulunan enzimler hidrojen peroksiti serbest bırakarak vücudun enfeksiyonla olan mücadelesine yardımcı olur.
Bal, bakterin üremesini engelleyerek kandaki toksinlerin temizlenmesini sağlar. Sindirim sistemini yatıştırıcı özelliği olan doğal bal aynı zamanda karaciğerin daha verimli çalışmasını destekler. Beyaz kan hücrelerini arttırarak bağışıklık sistemini güçlendiren bal, tarçınla karıştırılarak tüketildiğinde daha faydalıdır. Bal konusunda dikkat etmeniz gereken nokta ise organik ve işlenmemiş bal tercih etmeniz.
LAHANA
Lahana, brokoli ve karalahana gibi kükürt içeren turpgiller ailesinin kanser savaşçısı üyelerinden biridir. Lahana, zengin C vitamini içeriği sayesinde küçük bir kase tükettiğinizde günlük C vitamini ihtiyacınızın % 75’ini karşılar.
Lahana yüksek besin değerlerinin yanı sıra doğal antibakteriyel özelliği ile bakterilere karşı mücadele ederken, sindirim sisteminin düzenlenmesine de yardımcı olur. Kilo vermek ve vücudunuzu enfeksiyonlara karşı güçlendirmek istiyorsanız lahanayı salatalarınızdan eksik etmeyin.
ELMA SİRKESİ
İşlenmemiş elma sirkesini salatalarda ya da yemeklerde sos olarak kullandığınızda, kolesterol ve kanser riskini azalttığını biliyor muydunuz? Elma sirkesi kanı alkalize ederek toksinlerin vücuttan kolayca atılmasını sağlar. Kilo kontrolü de dahil birçok amaçla kullanılan elma sirkesi, besinleri pestisit kalıntılarından arındırmak için de harika bir yöntem! Bunun için yemek yapacağınız sebzeleri sirkeli suda bekleterek dezenfekte edebilirsiniz.
SIZMA HİNDİSTANCEVİZİ YAĞI
Güzellik iksirlerinde sıkça kullanılan hindistancevizi yağının birçok faydası vardır. Sızma hindistan cevizi yağı antifungal ve antimikrobiyal özellikler göstermesinin yanı sıra, doğada başka hiçbir besinde bulunmayan antioksidanlarla doludur. Hindistan cevizi yağı bağışıklık sistemini güçlendirmek, tiroid, kolesterol, kan şekeri düzeylerini dengelemek ve hatta beyin fonksiyonlarını iyileştirmek için kullanılır.
Yemeklerinize ekleyerek ya da cildinize uygulayarak kullanabileceğiniz hindistan cevizi yağı, tabiatın çok yönlü ve benzersiz hediyelerden biridir. Doğal antibiyotik olarak kullanmak için sabah kahvenize bir çay kaşığı sızma hindistan cevizi yağı ekleyin. Bu hem size enerji verecek hem de zihninizin tüm gün açık kalmasını sağlayacaktır.
KEKİK YAĞI
Kekik yağı, içeriğindeki ‘karvakrol’ antimikrobiyalleri sayesinde dirençli antibiyotiklerden biridir. Kekik yağının tıbbi olarak kullanımı ise çok eski zamanlara dayanır. Antiviral ve antifungal özellik gösteren kekik yağı, parazitler üzerinde de etkilidir. Fenol ve flavonoidlerce zengin kekik yağı yaraların tedavisinde, solunum ve sindirim problemlerinde kullanılır. Güçlü antioksidan yapısı ile bağışıklık sistemini güçlendirir.
ZERDEÇAL
Zerdeçal geleneksel Hint mutfağının vazgeçilmez baharatlarından biri olmasının yanı sıra Ayurveda ve Çin tıbbında antibiyotik olarak kullanılan güçlü bir ilaçtır. Özellikle yara ve enfeksiyonların tedavisinde etkili olan zerdeçal, antimikrobiyal aktivitesi sayesinde ülsere iyi gelen güçlü doğal antibiyotiklerin başında gelir.
Siz de mide problemleri yaşıyorsanız, yemeklerinizde zerdeçalı baharat olarak kullanabilir ya da zerdeçal özütü besin takviyeleri alabilirsiniz.
EKİNEZYA
Ekinezya, yara ve bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılan doğal bir antibiyotiktir. Genellikle difteri, kan zehirlenmesi ve MRSA (Metisilin’e karşı dirençli Staphylococcus aureus bakterilerinin neden olduğu bir çeşit enfeksiyon) gibi ölümcül olabilen bakteriyel hastalıkların tedavisinde kullanılır.
Enfeksiyonlarla mücadele ederken vücudun savunma sistemini güçlendiren ekinezya, krem ya da merhem olarak uygulandığında sedef hastalığının tedavisinde oldukça etkilidir.
Aynı zamanda açık yaraların tedavisinde ve bakteriyel cilt problemlerinde de kullanılan ekinezya çayını günde 1-2 bardak tüketerek bakteriyel enfeksiyonları önleyebilirsiniz.
ZENCEFİL
Zencefil doğal antibiyotik özelliği ile bakterilerin neden olduğu birçok sağlık probleminin tedavisinde etkilidir. Taze zencefil özellikle salmonella gibi gıda kaynaklı patojenlere karşı tüketmeniz gereken güçlü bir antibiyotiktir.
Ayrıca solunum yolu ve dişeti enfeksiyonları üzerinde antibakteriyel etki gösterir. Zencefili taze ve kuru halde tüketebilir ya da çay olarak içebilirsiniz. Zencefil çayını tatlandırmak için biraz bal ve limon eklemeyi de ihmal etmeyin.
GREYFURT ÇEKİRDEĞİ ÖZÜ
Greyfurt çekirdeği özü doğal bir antiseptik olmasının yanı sıra etkili bir antifungal ve antiviral ajandır. Greyfurt çekirdeği özünün 800’den fazla virüs ve bakteri türü ile 100’den fazla mantar ve parazit üzerinde etkili olduğunu kanıtlanmıştır.
Bununla birlikte içerdiği antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren greyfurt çekirdeği özü bol miktarda C vitamini içerir. Sözünü ettiğimiz bu doğal antibiyotik besinler dışında doğada daha birçok farklı bitki ve baharat bulunmaktadır. Kırmızı biber, bayır turpu, biberiye, defne yaprağı, kişniş, kimyon, tarçın, fesleğen, adaçayı bunlardan sadece birkaçıdır.
Doğal antibiyotik besinlerin vücuttaki iyi bakterileri yok etmeyip, yalnızca zararlı bakterilerle savaşması onları tıbbi ilaçlardan bir adım daha öteye taşımıştır. Ancak tifo ve tüberküloz gibi ciddi enfeksiyonlarda mutlaka antibiyotik desteği almanız gerektiğini de belirtelim. Fakat ciddi hastalıklarda dahi vücudu doğal antibiyotik besinlerle destelemek daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
TURP
Turp pek çok faydasıyla halk arasında “Turp gibiyim” deyişiyle bilinir. İçerdiği yüksek miktarda E,A,C,K, B6 vitamini, mineral ve lif sayesinde adeta bir besin deposudur. Turpun kırmızı, siyah ve beyaz olmak üzere üç çeşidi vardır. Kırmızı turp yağ içermez ve kalori değerinin çok düşük olması sebebiyle diyetlerin vazgeçilmezidir. Siyah turp, adeta doğal öksürük şurubu olarak bilinir. Beyaz turp ise halk ağzında “Japon Turpu” olarak bilinir, eklem ve romatizma ağrıları üzerinde çok etkilidir.
Turp birçok faydası ve çeşidiyle adeta şifali bir bitkidir. Sofraların ve lezzetlerin vazgeçilmezi olan turp zayıflamak isteyenler için de birebirdir.
Kansere karşı savaşır, bağışıklık sistemini güçlendirir, yaşlanmayı önler, kemik erimesini önlemeye yardımcı olur, kalp dostudur… Turpta yok yoktur. Gelin haberimizde bu şifalı sebzenin diğer faydalarına ve özelliklerine birlikte bakalım.
TURPUN FAYDALARI NELERDİR?
Lif oranı yüksek olan turp, karaciğer ve mideyi temizlemesiyle bilinir.
Bunun dışında etkileri şu şekilde sıralanabilir:
Yaşlanmayı önler.
Kana verilen oksijeni arttırır.
C vitamin deposudur.
Kan basıncını düzenler.
Bağışıklik sistemini güçlendirir.
Besin değeri yüksektir; Antioksidan, lif, çinko, potasyum, megnezyum, bakır kalsiyum, demir, manganez, E, A, C, B6 ve K vitaminlerini içerir.
Metobolizma dostudur.
İçerdiği yüksek iyot sebebiyle guatr gibi tiroit hastalıklarından korur.
Kansere karşı koruyucudur.
SOĞAN
Eski tarihlerden bu yana kuru soğan hem yemeklerde hem de doğal tedavi yöntemlerinde kullanılır. Taze soğan kullanımı da insan vücuduna pek çok olumlu katkı sağlar. C vitamini oranı en yüksek bitkilerden biri olan soğan tüketimi en çok antibiyotik özelliği nedeniyle kullanılır. Cilt hastalıklarından bağışıklık sistemine kadar pek çok alanda iyileşme için tüketilen soğan tam anlamıyla bir şifa deposu. Peki, Soğanın faydaları nelerdir? Soğan ne işe yarar, nelere iyi gelir? İşte merak edilen tüm soruların cevaplarını yazımızda bulabilirsiniz.
Türk mutfağında çok önemli bir yeri olan soğan temel mutfak ürünlerinden biridir. Soğan çiğ ya da pişmiş olarak tüketilirken suyu da sağlık problemleri için kullanılan bir yöntemdir. Mineral ve vitamin deposu olan soğanın faydaları, tüketim çeşitleri kişiler tarafından sıklıkla araştırılırken yan etkileri de merak konusudur. Bu yazımızda soğan hakkındaki tüm detayları sizler için hazırladık.
Soğan iki farklı şekilde tüketilir. Çiğ ve kuru soğanın faydaları farklılık gösterir. Çiğ soğan faydaları çok fazla bilinmez. Ancak iltihaplanma için en faydalı iyileştirici bileşenlerine sahiptir. Bunun yanı sıra yüksek kolesterolü düzenler, antioksidanlar sayesinde kalp hastalıklarında da koruyucu bir kalkan görevi görür. Enfeksiyonları hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlayan çiğ soğan, içeriğinde bulunan farklı 25 antioksidan ile bağışıklık sorunlarını da ortadan kaldırır.
SOĞANIN CİLDE FAYDALARI
Soğan birçok hastalıkla mücadele ettiği gibi cilt sağlığı için de önemli besin kaynağıdır. Bilinen önemli faydaları ise;
Düzenli kullanıldığı zaman sivilce ve yara izlerinin azalmasına neden olur.
Cildinizin daha parlak ve canlı görünmesini sağlar.
Cildi besleyerek ışıltılı bir görünüm sağlamaktadır.
Ciltte etkili olabilecek Enfeksiyon türlerini de önemli ölçüde engeller.
En önemli özelliklerinden biri de cildinizin erken yaşlanmasını engeller.
Eğer hassas bir cilde sahipseniz güneşten gelen zararlı ışınlardan da soğan suyuyla cildinizi koruyabilirsiniz.
KURU SOĞANIN FAYDALARI
Kuru soğan ve çiğ soğan düzenli tüketildiği takdirde benzer faydaları sağlar. Çiğ soğanın yanı sıra kuru soğan nelere iyi gelir? sorusu da en çok araştırılan konulardan biridir. Kuru soğanın sağladığı faydalar şu şekildedir:
Antioksidan bileşenleri bağışıklık güçlendirir.
Krom elementi içerir. Bu sayede diyabeti dengeler.
Enfeksiyon oluşumlarını engeller.
Kalp sağlığını korur, kolesterolü düzenler.
Kansere karşı koruyuculuk sağlar. Böcek ısırığı durumlarında ağrı kesici bir etki sağlar.
İçeriğinde sülfür bulunduğu için beyin sağlığına katkı sağlar.
Sindirimi düzenler.
Kalsiyum özelliği ile kemik sağlığını korur.
ACI BİBER
Ülkemizde Güneydoğu Anadolu mutfaklarında sıklıkla kullanılan acı biberin tüketimi M.Ö önceki yıllara kadar dayanıyor. En acı biber ise Amerika kökenlidir. Cin biberi olarak da geçen acı biber Amerika'dan Avrupa'ya yayılması ile İspanyol mutfağının ham maddesi haline geldi. Hemen hemen her soslarında ve yemeklerinde kullanılan acı biberi alternatif tıpta sıklıkla kullanılmıştır. Dünya üzerinde farklı yetiştirilen ve farklı tüketilen acı biber ilaç sektöründe de ham madde olarak yer alır. Biberin acı olmasındaki en etkin madde capsaicindir. Bu madde aynı zamanda C vitamini özelliği görür. Aynı zamanda yüksek lif kaynağı olan acı biber, doğal bir mucizedir. Vücudu adeta yenileyen acı biber aşırı tüketildiğinde tahribata da neden olur. Araştırmalara konu olan acı biberin hücreleri yenilediği fark edilmiştir. Bu da biberin kanser tedavilerinde etkili olup olmadığı yönünde araştırmalar yapılmasına sebebiyet verdi. Tüm araştırmaların sonucunda acı biberin insan vücudunu yenilediği kanıtlandı. Uzmanlar her hangi bir sindirim problemi olmadıkça düzenli tüketildiğinde acı biberin vücudu tüm hastalıklara karşı koruduğunu vurguluyor.
ACI BİBERİN FAYDALARI NELERDİR?
- Capsaicin maddesi beyindeki endorfin salgılamasına bu da mutluluk hormonunun çoğalmasına neden olur. Gün içerisinde iş ortamı, beslenme ve sağlıksız yaşam koşulları stres ve yorgunluk gibi hem ruhsal ve fiziksel sorunlara zemin hazırlar. Acı biber bu gibi sorunların ortaya çıkmamasını sağlar.
- Yüksek antioksidan içeren acı biber vücudu tüm toksinlerden arındırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Turunçgillerin sağladığı C vitaminin iki katını tek seferde karşılar. Özellikle kış aylarında ve mevsim geçişlerinde vücudun mekanizma sistemini güçlendirir.
- Kan dolaşımındaki aksaklık tüm vücudu olumsuz etkiler. Kalp krizi, damar tıkanıklığı, diyabet gibi ciddi hastalıklara zemin hazırlayan kan dolaşımındaki hasarı önlemede de etkili olan acı biber kanın incelmesini destekleyerek. Pıhtılaşmasını önler. Kolesterol ve şekeri düşürür. Kan akışı aynı zamanda kan basıncını da düzenleyerek tansiyonu engeller.
- Sinüs kanalları enfeksiyonlu hücrelerin çoğalması için ideal yerlerdir. Burada artan enfeksiyonlu hücreler, burun, kulak ve boğaz hastalıklarına neden olur. Acı biber içerdiği antioksidan sayesinde sinüs kanallarını temizleyerek hastalıklara sebebiyet verecek durumları ortadan kaldırır.
- Acı biber sindirim sistemi özellikle kabızlık hastalığına karşı olumlu bir etkisi vardır. Bağırsakların çalışmasını destekleyerek sindirimi kolaylaştırır.
- Vücuttaki asit oranını dengeler. Özellikle ürik asidin artışını engelleyerek romatizma ve kemik hastalıklarını önler.
Kurutulmuş acı biberin acı oranı güneşten dolayı artar
ACI BİBERİN ZARARI NEDİR?
İçeriğinde yüksek miktarda çözücü madde içeren acı biber, yakıcı etki gösterir. Bu da tüketildiğinde tüm sindirim sistemini etkiler. Aşırı tüketildiğinde buradaki hücrelerin madde yapısını bozar. Kanserin oluşmasında bile neden olabilir. Ancak sınırlı tüketildiğinde kanseri engeller. Çünkü yüksek miktarda C vitamini içerir. Bu yüzden uzmanlar kişilerin aşırı acı olan biberlerden günde 3 tane orta düzeyde olanlarda ise 5 tane daha hafifleri ise 8 tane tüketilebileceğini vurguluyor. Çok acı olan biber mide duvarının delinmesine zemin hazırlayabilir.
TURŞU
Güçlü Probiyotik Kaynağı Turşunun Bilinmeyen Faydaları
Fasulyeden havuca, lahanadan kornişona, biberden kavuna pek çok çeşidiyle kış sofralarının vazgeçilmezi turşu, yavaş yavaş raflarda yerini almaya başladı. Her yemeğin yanına yakışan, en sevilen mezelerden biri olan turşuyu sevmek için güzel tadından başka bir sebep daha var.
Elbette bağışıklık sistemine olan faydaları!
Soğuk algınlığına karşı korumak
Bağışıklığı güçlendirmek,
Kan şekerini dengelemek,
Kas kramplarını azaltmak,
Kansere karşı korumak,
Metabolizmayı hızlandırmak, zayıflatmak,
Kabızlığı engellemek,
Kalp damar hastalıklarına karşı korumak,
bu etkilerden sadece bazıları..
Turşu temelde çeşitli sebze ve meyvelerin asitli çözeltide bir süre bekletilerek sağlıklı bir şekilde uzun süre saklanabilecek hale getirilmesidir. Günümüz şartlarında metropollerde birçok sebze ve meyveyi yıl boyu kolayca bulmak mümkün fakat mevsim dışı tüketilen yiyecekler uzun vadede sağlığımızda telafisi güç hasarlar bırakıyor. Hızla yükselen sağlıklı beslenme trendiyle birlikte aslında geçmiş geleneklerimizden gelen turşu, salça gibi kış hazırlıklarının kıymetini daha iyi anlıyoruz.
Peki sağlıklı beslenme trendlerinde turşuyu bu kadar üst sıralara taşıyan faydaları neler?
Öncelikle turşuyu oluşturan sebze ve meyveler bağışıklık sistemi için gerekli birçok vitamin, mineral ve antioksidan içeriyor. Bu yüzden farklı sebzelerin turşularını tüketmek, vücuda alınan antioksidan çeşitliliğini arttırdığından daha fazla fayda sağlıyor. Bunun yanında turşu genel anlamda bağışıklık sistemini koruyup güçlendiriyor. Sebebi de hem içeriğindeki probiyotik bakteriler hem de içindeki sebze ve meyvelerin kendi özellikleri.. Turşu fermente bir yiyecek olduğu için bakteri açısından zengin. Bu bakteriler de bağırsak florasının gelişmesini sağlıyor ki güçlü bağırsak florası da güçlü bir bağışıklık sistemi anlamına geliyor.
Soğuk havalarda bu kadar fazla tercih edilmesinden de anlaşılacağı üzere turşu tam bir doğal antibiyotik deposu! Gerek yapımı sırasında kullanılan limon ve sirke, gerekse içinde bulunan sebze ve meyvelerdeki vitaminler, kış aylarında sizi hastalıklardan korumak için bire bir. Turşunun çok bilinmeyen faydalarından biri de kan şekerini dengelemesi. Yüksek miktarda lif içeriğiyle özellikle yemeklerle birlikte yendiğinde besinlerin mideyi terk etme süresini azaltarak insülin salınımını dengeler ve daha kontrollü bir kan şekeri elde edilmesini sağlar.
Turşunun içindeki sirkeden gelen asedik asidin yağ depolanmasını önlediği de klinik çalışmalarla kanıtlanmış durumda. Hem metabolizmayı hızlandırıcı etkisi hem kabızlık sorunlarına karşı etkili olması hem de kalori açısından düşük olmasıyla turşu, diyet listelerinde sık sık tercih ediliyor. Ayrıca lifli bir besin olduğu için tokluk süresini de uzatıyor.
Siz de bu doğal antibiyotik besinleri tüketerek ilaçlara veda edin.
Medyum Recep Kaplan ziyaretçilerine ve Tüm İnsanlığa Cenab-i Allah'tan Şafii İsmi Şerifi hürmetine acil şifalar ve Sağlıklı Günler Temenni Ediyorum.
Sağlıkla Kalın