Medyum Recep KAPLAN
  • +90 312 447 45 45

  • recepkaplan@recepkaplan.net

  • Anasayfa
  • Çalışmalarım
  • Gizli İlimler
  • Rüya Tabirleri
  • İsimname
  • Burçlar
  • Galeri
  • Güncel
  • Bize Ulaşın
Medyum Recep KAPLAN
  • İNSANLARIN EN HAYIRLISI İNSANLARA FAYDALI OLANDIR. Hz. Muhammed (S.A.V.)
  • BİZE ULAŞIN BÖLÜMÜMÜZDEN FORMU DOLDURUP MEDYUM RECEP KAPLAN A ULAŞABİLİRSİNİZ
  • KİŞİ YENİLİNCE DEĞİL, PES EDİNCE KAYBEDER...
  • SORUNLAR BİTMEZ. ÇARELER TÜKENMEZ. Medyum Recep Kaplan
  • EVDE KAL SAĞLIKLI KAL HAYATTA KAL
  • TÜM DÜNYA VE ÜLKEMİZDE ETKİLİ OLAN KORONAVİRÜS COVİD-19 ETKİLENMEMEK İÇİN EVDE KAL GÜVENDE KAL
  • 2022 YILI ÜLKEMİZ ve DÜNYAMIZA SAĞLIK MUTLULUK HUZUR BARIŞ BEREKET GETİRSİN İNŞAALLAH

Göz Değmesi Nazardan Korunma Yolları

  • Anasayfa
  • Gizli İlimler
  • Göz Değmesi Nazardan Korunma Yolları

Göz Değmesi Nazardan Korunma Yolları

İnsanı tesir altına alan, hasta eden bazı vak’alar vardır ki, tıp ilmi bunlar için kesin teşhise varamamıştır. Gerçek sebebi hakkında da açık bir bilgi verememektedir. İşte bunlardan birisi de “nazar etme,” “göz değme”dir. Nazarın gerçek olduğu, nazar edilen kimsenin hastalanmasına, hattâ ölümüne sebep olduğu da bilinen ve kabul edilen bir hakikattir.

Nazarın gerçek olduğunu ve insanın kaderiyle yakından alâkasının bulunduğunu ifade eden Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır:

“Nazar haktır, kader ile yarışan bir şey olsaydı, nazar değme işi yarışıp onu geçerdi (kaderi değiştirirdi).”(Müslim, Selâm: 42; İbni Mâce, Tıb: 3)

Nazarın kaderle her ne kadar alâkası varsa da onun tesirini yaratan yine Cenab-ı Hakk'tır. Yoksa bizzat nazar eden kişi o hadiseyi meydana getirmiş değildir. Nazarı keskin olan kimse bir şeye baktığı anda Cenab-ı Hak o şeyde zararı yaratmaktadır. Çünkü iyiliği de kötülüğü de yaratan Allah’tır. Allah’ın iradesi dışında hiçbir şey meydana gelmez.

Nazar etmenin, ölümü, kişinin helâk olmasını netice veren cihetini Peygamberimiz (asm)'den öğreniyoruz. Câbir bin Abdullah’ın rivayet ettiği hadiste şöyle buyurulmaktadır:

“Göz değmesi haktır. Deveyi kazana, insanı da kabre girdirir.”[Keşfü’l-Hafâ, 2: 76 (Ebû Naim’den naklen)]

Böylece, nazara uğrayan deve nasıl ki ölüp, eti tencereye konuyorsa, aynı şekilde nazar edilen kişi de hayatından olup mezara girebilmektedir. Hadis-i şeriften nazarın tesirinin yalnız insana bağlı kalmadığı, bütün canlılara, hattâ insanı dikkatini çeken hertürlü şeye de zarar verebildiği anlaşılmaktadır.

Asr-ı saadet'te geçen, nazarla ilgili bir hadiseden, mü’minin beğendiği bir şey karşısında nasıl davranması, neler söylemesi gerektiği, nazar etmenin din kardeşini öldürme sayılacağı, nazara uğrayan ve nazar eden kimsenin neler yapması gerektiği hususunda geniş bilgiler çıkarmak mümkündür.

Sahabîlerden Amr bin Rebia, Sehl bin Huneyf’i yıkanırken görür, nazar eder. Sehl çarpılmış gibi yere yıkılır. Alıp Peygamberimiz (asm)'in bulunduğu yere götürürler. Durumu öğrenen Peygamberimiz (asm) “Kimden şüphe ediyorsunuz?” diye sorar. Sahabîler, Amr bin Rebia’nın ismini verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz (asm) Amr’ı azarlayarak,

“Sizden biriniz neden din kardeşini öldürüyor? Biriniz kardeşinde beğendiği, hoşuna gittiği bir şey gördüğü zaman, ona mübarek olması için dua etsin (Mâşallah, Bârekallah gibi sözler söylesin)” buyurur.

Daha sonra Peygamberimiz (asm) bir miktar su ister ve nazar eden Amr’ın abdest almasını emreder.(İbni Mâce, Tıb: 32, Müsned, 3: 447)

Bir nevi abdest olan bu tatbikatı fıkıh âlimlerimiz şöyle tarif ederler: Bir kabın içine su konur. Nazar eden kimse bir avuç alır, ağzını çalkar, suyu kabın içine püskürtür. Sonra aynı sudan alarak yüzünü yıkar, sonra sol eliyle su alarak sağ elini yıkar, sağ eliyle de alarak sol elini bileklere kadar yıkar. Daha sonra sağ ve sol dirseklerini yıkar. Sonra dirseğini ve omuzu arasını yıkar. Sonra ayaklarını, sağ ve sol dizini yıkar. Elini ve ayaklarını yıkarken, kolunu ve dizinden aşağısını yıkamaz. Daha sonra sağ böğrünü aşağı doğru yıkar. Bütün bu organlarını yıkadıktan sonra su aynı kapta biriktirilir. Nazar eden kişi bu işi tamamladıktan sonra su kabını alarak nazar ettiği şahsın arkasında durup başına döker.(Neyevi, Şerh-u Sahih-i Müslim, 14 % 172-173) Kullanılan bu su pis sayılmamaktadır. Bunu Peygamberimizin (asm) bizzat kendi tatbikatından anlamaktayız.

Peygamberimizin kısaca tarif ettiği ve âlimler tarafından da genişçe izah edilen bu yıkamanın bilinmeyen pek çok hikmeti, şüphesiz, vardır. En azından nazar şüphesini gidermek için bu sünneti yapmak gerekir. Bu yıkama ve dökme işi sahabîler tarafından da zaman zaman tatbik edilmiştir.

Bu iş yapıldıktan sonra nazar eden kimse bereket duasında bulunarak, “Mâşallah, Lâ kuvvete illâ billah” derse, meydana gelebilecek zararı Allah’ın gidereceği bildirilmektedir. Zaten bu yıkama işinin yapılması bir nevi fiilî duadır. Tesir ve şifa ise Allah’tan beklenmelidir.

Nazardan ve ondan gelebilecek şerden Allah’a sığınmalıdır. Hz. Âişe (ra)’den öğrendiğimize göre, Peygamberimiz (asm) ona göz değmesine karşı rukye yapmasını (dua okumasını) emretmiştir.(İbni Mâce, Tıb: 34)

Başka bir hadiste,

 “Nazardan Allah’a sığınınız”(age., Tıb: 32)

buyurularak, şifayı Allah’tan istememiz tavsiye edilmektedir.

Peygamberimiz (asm)'in göz değmesi karşısında ondan korunmak için hangi duaları okuduğunu ve neler yaptığını Ebû Said el-Hudrî (r.a.) şöyle anlatmaktadır:

“Resulullah (a.s.m.) (Cinlerin ve insanların nazarından Allah’a sığınırım, gibi dualarla) cinlerin nazarından, sonra da insanların nazarından Allah’a iltica ederdi. Sonra Muavvizetân (Felâk ve Nâs Sûreleri) inince, bu sûrelere devam etti. Diğer duaları terk etti.”(age., Tıb: 34)

Şu halde, nazar eden ve zarar verenler yalnız insanlar değildir. Aynı zamanda cinler de nazar edip, insana zarar vermektedir. “Cinlerin nazarı oktan daha sür’atli geçer.” diyen bazı âlimler göz değmesini, cinlerin çarpması ve nazar etmesi mânâsında da anlamaktadırlar.

Peygamberimiz (asm)'in tatbik ve tavsiye ettiği mânevî ilaçlardan başka yollara başvurup şifa aramak mü’mine yakışmaz. Cahiliye devrinde Araplar bazı hastalıklardan dolayı boyunlarına ve kollarına çeşitli âlet ve boncuklar takarlardı. Deva ve şifayı da o taktıkları şeylerden beklerlerdi. Şirk kokan, inancına uymayan bu nevi işleri şiddetle yasaklayan Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur:

“Kim bir şey takarsa, bütün işleri o taktığı şeye teslim edilir.”(Tirmizi, Tıb: 24)

Böylece takılan o şeyin bir fayda vermeyeceği, ayrıca kişinin bütün ümidini bizzat ona bağlamasıyla da inancına zarar geleceği anlaşılmış oluyor.

Nazardan korunmak için mânâsı bilinmeyen bazı muskalar yazıp kullanmak veya “nazar boncukları” takmak İslâm inancına uymayan bâtıl âdetlerdir. Bu gibi şeyleri insanın takınması caiz olmadığı gibi, bir hayvana veya bir eşya üzerine takmak da aynı şekilde meşru değildir. Peygamberimiz (asm)'in haram saydığı bazı şeyler arasında nazarlık takınmak da sayılmaktadır.(Neseî, Zînet: 17)

Bu işlere benzeyen ve halk arasında "mum eritmek", "kurşun dökmek" veya "ot yakıp hastanın başının üzerinde gezdirmek" gibi hiçbir mânâsı olmayan tatbikatlara tevessül etmemek lâzımdır. Çünkü Cenab-ı Hak her türlü derdi verirken, meşru olarak dermanını da yaratmıştır.

Mü’min ölçü olarak sünneti almalı, o çizgiden çıkmamaya çalışmalıdır. İstikamet ancak bu yolla mümkündür.(bk. Mehmed Paksu, Helal-Haram)

Nazardan Korunma Tedbirleri

Nazara karşı su ile tedaviyi Peygamberimiz uygulamıştır. Ancak büyü veya nazara karşı sirke ile tedavi uygulamasını bilmiyoruz.

Gözdeğmesi (nazar) illetine yakalanmadan önce korunmak için şu tedbirler alınmalıdır:

1) Birinci Tedbir: Sabah ve akşam koruyucu dua, evrad ve zikirlere devam edilmelidir.

Onları okuyan kimseyi Allah (c.c.) nazardan muhafaza buyurur. Okunacak sure ve dualar çoktur.

Bazıları şunlardır: Fatiha Suresi, Ayetü'l-Kürsî, Felâk Suresi, Nâs Suresi,

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in okuduğu muhtelif dualar. Nazara karşı şu duayı okumalıdır:

"Yarattığı şeylerin şerrinden Allah (c. c.)' in tam olan kelimelerine sığınırım." (Ebu Davûd, Tıp, 19; Dârimî, İsti'zan, 48; Muvatta, İsti'zan, 34; Ahmed b. Hanbel, 4/430)

Yine şu duayı okumalıdır:

"Bütün şeytanlardan, zararlı hayvanlardan, Kem gözlerden Allah (c.c.)'ın tam olan kelimelerine sığınırım.

Hiçbir iyinin ve kötünün yapamadığı ve Allah (c. c.) 'in yaratıp vücuda getirdiği bütün şerlerin şerrinden,

Gökten inenlerin ve göğe çıkanların şerrinden,

Yerde bitenlerin ve yerden çıkanların şerrinden,

Gecenin ve gündüzün fitnelerinin şerrinden,

İyilik için kapı çalan hariç, gece ve gündüz her kapı çalanın şerrinden Allah (c. c.) 'ın tam olan kelimelerine sığınırım.

Ey Rahman (olan Allah'ım)." (Buharî, Kitabü'l-Enbiya, 10; Müslim, Kitabu'z-Zikr, 54, 55)

Yine şu ayeti okumalıdır:

"Doğrusu inkâr edenler, Kur'an'ı duydukları vakit (sana olan düşmanlıklarından dolayı) neredeyse gözleri ile seni yere sereceklerdi! Hâlâ da (senin için) mutlaka o, delidir, diyorlar. Halbuki Kur'an, bütün âlemler için bir öğütten başka bir şey değildir." (Kalem, 68/51, 52.)

İnsanların ahvâline bakan kimse, nazar konusunda onlarda bir umursamazlık olduğunu görür. Oysa ki, bilhassa bebeklerin ve küçük çocukların şeriata uygun dualarla nazardan korunmaları gerekir.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)'ı şu dua ile koruyordu:

"Sizi, bütün şeytanlardan, zararlı hayvanlardan, kem gözlerden, Allah (c.c.)'ın tam olan kelimelerine sığındırırım." (Buharî, Abdullah b. Abbas'dan rivayet etmiştir.)

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, torunları olan Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)'a hitaben yine şöyle derdi:

"Şüphesiz ki, sizin atanız (İbrahim Aleyhisselâm) İsmail'i ve İshak'ı onlarla koruyordu." (Buharî, İbn-i Abbas'dan rivayet etmiştir.)

2) İkinci Tedbir: Nazar değmesinden korunma yollarından biri de, korktuğu ve şüphelendiği kişilerin yanında güzelliklerini teşhir etmemelidir.

Hafız el-Bağavî "Şerhü's-Sünne" eserinde anlattığına göre, Hz. Osman b. Affan (r.a.) çok güzel bir çocuk görmüştü. Bunun üzerine, onu nazardan korumak için çocuğun velisine şöyle dedi: "Bu çocuğun çenesine siyah boya sürerek onun güzelliğini kamufle ediniz."

3) Üçüncü Tedbir: Göz değmesinden korunma yollarından biri de görüp beğendiği bir şey hakkında, gören kişinin bereketle dua etmesidir.

Bir kimse, kendi gözünün başkasına zarar vermesinden korkarsa, ona baktığı zaman şöyle demelidir:

"Allah (c.c.) onu sana mübarek etsin." (Benzer ifade ile bk. Ebu Davud. Nikâh, 36; Tirmizî, Nikâh, 7; İbn-i Mâce, Ezan, 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/281.)

Veya şöyle demelidir:

"Ya Rabbi! Ona mübarek eyle." (Benzer ifade ile bk. Müslim, Zühd, 74; Ebu Davud, Vitir, 31; Nesaî, Zekât, 12; İbn-i Mâce, Zühd, 8; Ahmed b. Hanbel, müsned, 3/108, 188, 5/77.)

Yahut şöyle demelidir: "Mâşâallah (Allah ne güzel yapmış) Allah'tan başka kuvvet (sahibi) yoktur." (Ebu Davud, Edeb, 101.)

Ya da buna benzer dualar etmelidir. O zaman Allah (c.c.)'ın izni ile zarar defolur gider.

Kendi nefsinden, başkasına nazar değmiş olmasından şüphelenen ve endişe duyan kimsenin yapması gereken şey, Allah (c.c.)'dan korkması ve gözdeğmesine sebep olabilecek şeylerden sakınmasıdır. Bunun için Allah (c.c.)'ı çokça zikretmeye devam etmelidir. İnsanlardan hoşa giden bir şey gördüğü zaman Allah (c.c.)'dan, onu mübarek kılmasını dilemelidir.

Yüce Allah (c.c.)'ın, insanlara vermiş olduğu nimetlere kesin olarak hased etmemelidir. Çünkü, eğer onlara hased ederse, sanki Rabbine karşı itirazda bulunmuş gibi olur.

Cevap 3:

Nazar Değmesinden Sonra

Yukarıda, nazar değmemesi için alınacak tedbirler ve korunma çareleri açıklanmıştı. Nazar değdikten sonra da şeriata uygun çareler vardır. Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde bu hususa işaret eden deliller bulunmaktadır.

Yine şu sure ve ayetler, dua maksadıyla okunmalıdır:

a) Fatiha Suresi,

b) Ayetü'l-Kürsî,

c) Felâk Suresi,

d) Nâs Suresi,

e) Ayrıca Cebrail Aleyhisselâm'ın, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'e okuduğu ve öğrettiği şu dua okunmalıdır:

"Allah (c. c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim). Sana eziyet veren her şeyin şerrinden, her nefsin yahut hased edenin kem gözünün şerrinden Allah (c.c.) sana şifa versin. Allah (c.c.)'in ismi ile sana rukye ederim." (Buharî, Kitabu't-Tıb, 38; Müslim, Kitabu's-Selam, 40; Ebu Davud, Kitabu't-Tıb. 19; Tirmizî, Kitabu'l-Cenâiz, 4; İbn-i Mâce. Kitabu't-Tıb, 36. 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned. 6/332.)

Yine Resûlüllah (s. a.v.) Efendimiz'in bir hastalığı olduğu zaman Cebrail Aleyhisselâm gelir ve şu duayı okurdu:

"Allah (c.c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup üflerim). Allah (c.c.) bütün hastalıklardan sana şifa versin. Hased ettiği zaman hased edenin şerrinden ve bütün kem gözlülerin şerrinden (seni korusun.)" [Müslim, Hz. Âişe (r.a.)'dan rivayet .etmiştir.]

Bazı İslâm büyüklerinden nakledilmiştir ki; gözden sakınmanın şartı, iyilikleri, güzellikleri, zînetleri gizlemektir. Bir kimsenin kendisini, ailesini veya çocuğunu süsleyip el âleme teşhir etmesi uygun değildir. Allâme İbnu'l-Kayyım diyor ki:

"Kim bu duaları okuyup tecrübe ederse, faydasının derecesini ve ona ne kadar çok ihtiyaç bulunduğunu anlar. Bu dualar, nazar edenin tesirine mâni olur. Onu okuyan kimsenin imanının kuvvet derecesine göre nazarın etkisini giderir. Çünkü bu dualar silahdır. Silah ise, kullanana göre etkili olur."

Abdullah es-Sâcî (r.a.)'ın anlattığına göre, kendisinin çok güzel bir devesi vardı.

Birgün devesine binerek yol arkadaşları ile beraber sefere çıktı. Yolculardan biri vardı ki, gözü değerdi. Bu durumu bilenler Abdullah'ı uyardılar. Devesini o adamın gözünden sakınmasını söylediler. Abdullah o adamın, devesine bir zarar veremeyeceğini söyleyip pek aldırmadı. Abdullah'ın sözlerini ve davranışını da o adama anlattılar. Adam, kendisini ispat etmek için Abdullah'ı kollamaya başladı. Bir mola sırasında Abdullah oradan ayrılınca, adam hemen gelerek deveye nazar etti. Biraz sonra deve hastalanıp yere düştü. O sırada Abdullah da çıkageldi. Deveyi o vaziyette görünce neler olduğunu sordu.

Dediler ki: "Sen gidince hemen o adam gelip deveye nazar etti. Hayvana bakınca o da bu hâle geldi."

Bunun üzerine Abdullah: "O adamı bana gösterin" dedi. Onlar da gösterdiler. Abdullah, adamın yanına varıp karşısında durdu. Sonra şu duayı okudu:

"Allah (c.c.)'ın ismiyle hapsedenin hapsinden, kuru taşın (şerrinden), yakıcı kıvılcımın (şerrinden Allah 'c.c.)'a sığınırım). Nazar edenin gözdeğmesi, kendi aleyhine dönsün ve en sevdiği kişinin üzerine dönsün."

"Gözünü çevirip de (sema' ya) bak! Bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kez çevir de yine bak. Göz hor, hakir, bitkin ve ümidini kesmiş olarak tekrar sana döner." (Bu duanın son kısmı, Mülk Suresi'nin 3. ce 4. ayetleridir. bk. Mülk, 67/3-4..)

Abdullah es-Sâcî bu duayı okuyunca gözdeğmesi kalktı. Allah (c.c.)'ın izni ile devesi iyileşti.

Uyarılar

1) Birinci Uyarı: Gözdeğmesi (nazar) bazan insanlardan olur, bazen de cinlerden olur.

Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme (r.a.)'dan rivayete göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, evinde bir kız görmüştü. Kızın yüzünde bir değişme farketti ve şöyle buyurdu:

"Ona rukye yapınız (okuyup üfleyiniz). Çünkü onda gözdeğmesi (nazar) vardır." (Buharî ve Müslim, Ümmü Seleme'den rivayet etmişlerdir.)

Hafız el-Bağavî diyor ki: "Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz nazar değmesine işaret ederken cinlerden nazar değmiş olacağını kasdetmiştir."

Deniliyor ki: "Cinlerin nazar etmesi, mızrak ucundan daha tesirlidir." Şüphe yok ki, insan kirli elbiselerini değişmek için çıkardığı vakit, yahut tuvalet ihtiyacını gidermek için, ya da bir başka sebeple avret yerini açtığı vakit, cinlerin nazarından korunmak için dua etmelidir. Bu da Cenab-ı Hakk'ın ismini zikretmekle olur.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Onlardan (insanlardan) biri helaya girdiği zaman, başka bir rivayette, elbisesini çıkarıp bir yere koyduğu zaman bismillah demesi, cinlerin gözleri ile Âdemoğlunun avret mahallinin arasında bir perdedir." (Tirmizî. Sünen'inde ve Ahmed b. Hanbel de Müsned'inde rivayet etmişlerdir.)

2) İkinci Uyarı: Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği sağlığı, güzelliği, nâil olduğu nimetler ve sair sebeplerle gözdeğmesine hazır olan kimse, daima tedbirli olmalı ve kendisini teşhir etmemelidir.

Özellikle kadınlar kendi güzelliklerini ve bilhassa kız çocuklarının güzelliklerini aşırı derecede teşhir etmemelidirler. Çünkü bunun sonucunda birçok üzücü olaylara şahit olunmaktadır.

Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz Esma binti Umeys (r.a.)'a hitaben şöyle buyurmuştur:

"Bana ne oluyor ki, kardeşoğullarının cisimlerini zayıf görüyorum! Yardıma muhtaç duruma gelmişler."[Müslim, Câbir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet etmiştir]

Bunlar Hz. Cafer b. Ebu Tâlib'in çocukları idiler. Esma dedi ki: "Onların bir hastalıkları yok. Fakat onlara nazar değdi."

Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: "(O halde) sen onlara rukye yap. (okuyup üfle.)" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/333.)

3) Üçüncü Uyarı: İnsanlardan bazıları rukye tedavisi (okuyup üfleme) talep ettikleri zaman, okuyan kişinin inancının sağlam olup olmadığını, maksadını, ilmini araştırmıyorlar. Bu sebeple de sahtekârlara, büyücülere ve kötü maksadlı olanlara yöneliyorlar. O bozguncular, yapıcı olmaktan çok yıkıcıdırlar. Hatta onların içinde niceleri vardır ki, haram olan şeyleri, yahut bid'atları, ya da şirk olan şeyleri insanlara emrederler. Böyle kimselerin şerlerinden muhafaza etmesini Yüce Allah (c.c.)'dan dileriz.

Rukye (okuyup üfleme) talep eden kimseye gereken şey, dikkatli olması ve işini sağlam apmasıdır. Yani, ya kendisi okumalı, Yahut da buna ehil olan imanlı ve ihlâslı kimseleri bulmalıdırlar. Şunu da iyi bilmelidir ki; eğer şeriatın uygun gördüğü şartlar uygun olmazsa, rukye yapmak caiz olmaz.

Hz. Yusuf Aleyhisselâm'ın kıssasını anlatan şu ayetin mânâsını derin derin düşünmeliyiz:

"Ayrı ayrı kapılardan (şehre) girin (ki size nazar değmesin.) Yine de Allah'ın takdir ettiği bir şeyi ben sizden gideremem. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben ona güvenip dayandım. Tevekkül edenler de yalnız ona güvenip dayanmalıdırlar."(Yusuf, 12/67)

Bilmelidir ki, gözdeğmesinden (nazardan) korunmak ve onu tedavi etmek, ancak Allah (c.c.)'dan ve onun Resûlü'nden gelen şeylerin doğruluğuna inanmakla mümkün olur. Eğer bu konuda şüphe ve tereddütleri olursa, ilacın tesiri de azalır.

Bu Konuda detaylı bilgi almak için Bize Ulaşın Bölümümüzden Recep Kaplan Hocamıza ulaşabilirsiniz.

Gizli İlimler
  • Ebced ve Cifir İlmi
  • Gayb Alemi ve Geleceği Bilmek
  • Muhyiddin İbnü’l-Arabi Hazretleri’nin Osmanlı Devleti hakkında Öngörüleri
  • Kur’an-ı Kerim’de, Hadis-i Şerif’lerde ve Velilerin Keşiflerinde Türkler’le İlgili Büyük Müjdeler
  • Müştak Baba Öngörüleri
  • Osmanlıda Müneccimlik Müessesi
  • İmam-ı Ahmed Rabbani Hayatı ve İstanbul İçin Kehanetleri
Muska ve Muskacılık
  • Muska Nedir, Nasıl Hazırlanır?
  • Hurafeler, Bidatler ve Batıl İnançlar
Cinler ve Cinler Alemi
  • Cinlerin Görünmesi ve Cinlerle Temas
  • Cin Musallatına Maruz Kalanlar
  • Cin ve Cinler Alemi
  • Cinler İnsanlarla Evlenebilirmi?, Cinlerde Cinsel Hayat
  • Cin Kabileleri
  • Cin Şeytan İblis Arasındaki Fark ve Kuranı Kerimdeki Açıklamaları
  • Kuranı Kerimde Cinler
  • Kuran-ı Kerim'de Cinlerle İlgili Ayetler
  • Kuran-ı Kerim'de Cin Suresi ve Açıklaması
Hipnotizma
Bilinmeyenler
  • Atatürk ve 19 Rakamının Sırrı
  • Titanik'in Sırrı
  • Mısır Piramitlerinin Sırrı ve Kuranı Kerim'de Firavun ile İlgili Ayetler
  • Batıl inanç nedir? En çok bilinen batıl inançlar nelerdir?
  • Türkiye'de Yaşanan Gizemli Olaylar 1
  • Türkiye'de Yaşanan Gizemli Olaylar 2
  • Kün Fe Yekün (Ol Der ve Olur) Ayetinin Hikmeti
  • Anadoluda'ki Gizemli Yerler 1
  • Astral Seyahat
  • Kabedeki İnanılmaz Sır
  • Titanik batmadan 14 yıl önce kitabı yazılmıştır.!
  • Altın Oran ve Kabe Mucizesi
  • Zemzem Suyu ve Faydaları
  • Hurafeler, Bidatler ve Batıl İnançlardan Örnekler
Seçme Dualar
  • Faydalı Dualar
  • Kısa Faydalı Dualar
  • Üç Aylar da Yapılacak Dua ve İbadetler
  • Dua Nedir?
  • Duanın Önemi.
  • Dua etmenin adabı
  • Duaların Kabul Edilmesinin Şartları
  • 40 Hadis-i Şerif
Esma-ül Hüsna
  • Kuran-ı Kerim'de Geçen Cenab-i Allah'ın İsimleri 
  • Esma-ül Hüsna ve Kuran-Kerim'de Geçiş Şekli
  • Esmaül Hüsna Tesbih Adetleri
  • Esmaül Hüsna Arapça Türkçe Yazılışı ve Kısa Açıklaması
  • Ya Vedud Esması ve Faziletleri
  • Er Rezzak isminin manası nedir, Zikrinin faziletleri nelerdir?
  • Esma-ül Hüsna Fazileti Zikir Adetleri ve Duaları
  • El Basir (c.c.) İsmi Zikri Fazileti Ve Faydaları
  • Esma-ül Hüsna ve Kısa Açıklamaları
  • Esma-ül Hüsna Ebced Değerleri
  • Allah (c.c) ‘ın 99 ismi (Esma-ül Hüsna) Sır ve Faziletleri Zikir Sayıları
Özlü ve Güzel Sözler
  • Hz. Muhammed (S.A.V.) Sözleri
  • Ünlülerin Aşka Dair Sözleri.
  • Yunus Emre Sözleri
  • Hz. Ali (r.a.) Sözleri
  • Kısa Hadisler, Güzel Sözler
  • Özlü ve Güzel Sözler Karışık
  • Osmanlı Padişahlarının Tarihe Geçen Sözleri.
  • Atatürk Sözleri
Büyü ve Büyücülük
  • Büyünün Dinimizdeki Yeri
  • Büyü ve Büyücülük
  • Büyü Sihir Nedir?
  • Büyü Çeşitleri
  • Büyüyü En Çok Ne İçin Yaptırıyorlar?
  • Büyü ve Vefk Arasındaki Fark
  • Büyü ve Muska Arasındaki Fark
  • Büyüden Fayda Bulmak Mümkünmü?
  • Büyü ve Büyücülük Günahmı?
Vefk ve Vefkler
  • Vefk ve Vefkler
  • Vefkler Hakkında Yanlış Bilgiler
  • Koruyucu Vefk Nedir?
  • Vefk leri Kimler Hazırlayabilir?
Bio Enerji
  • Bio Enerji ve Çakralar
  • Bio Enerji Nedir?
  • Bio Enerji Hakkında Merak Ettikleriniz?
SORUNLAR ÇÖZÜMLER
  • Göz değmesi  Nazar, Sebepleri ve Belirtileri Nelerdir?
  • Göz Değmesi Nazardan Korunma Yolları

Seçme Hadisler ve Sözler

Sen bir cemaate akıllarının almayacağı bir şey söylersen mutlaka bu, bir kısmına fitne olur. Hz. Muhammed (S.A.V.)

Her Anımız Bir Dua

``Allah`ım! Sana karşı işlediğim günahtan ötürü bu günde beni yalnız bırakma; azap kırbacınla beni cezalandırma; bu günde gazabına vesile olacak şeylerden beni uzaklaştır; (sonsuz) lütfun ve nimetlerin hakkına, ey arzu edenlerin en büyük arzusu!``

Medyum Recep Kaplan İletişim

  • Uğur Mumcu Caddesi. No: 77 / 10 G.O.P. Çankaya / Ankara / Türkiye
  • +90 312 447 45 45
  • +90 312 424 03 03
  • +90 543 966 66 66
  • recepkaplan@recepkaplan.net

Copyright © Medyum Recep KAPLAN, Tüm Hakları Saklıdır, 2018